reklam
reklam
DOLAR 35,2165 % -0.01
EURO 36,7832 % 0.03
STERLIN 44,4167 % 0.17
FRANG 39,4450 % -0.01
ALTIN 2.972,93 % 0,15
BITCOIN 94.441,28 -2.437
reklam

Mustafa Destici: Belediyelere kayyum atamaları yasal ve hukukidir

Yayınlanma Tarihi : Google News
Mustafa Destici: Belediyelere kayyum atamaları yasal ve hukukidir
reklam

İrem Çağla ZİNCİRLİ-Ömer HASAR/İSTANBUL, – BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin İstanbul İl Başkanlığında yaptığı açıklamada “Biz, başta İstanbul Esenyurt olmak üzere, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum atamalarını doğru buluyoruz. İçişleri Bakanlığımızın doğru ve kararlı bir adım attığını ifade etmek istiyorum. Bazıları bu duruma, “Madem bu kişilerin terörle bağlantıları vardı, neden aday yapıldılar?” diyor. Çünkü Anayasamız ve yasalarımız, bir kişi hakkında suç isnadı olabilir, soruşturma açılabilir, hatta yargılama aşaması devam ediyor olabilir, ancak cezası kesinleşmemişse aday olabileceğini söylüyor. Cezası kesinleşir işte o zaman yerine kayyum atanır. Belediye başkanı olduktan sonra bir takım ilişkiler kurmaya kalkmışsa elbette İçişleri Bakanlığı yine yetkisini kullanır. Yapılan iş tamamen anayasal, yasal, kanuni ve hukuki bir işlemdir” dedi.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici partisinin İstanbul İl Binasında haftalık olağan basın toplantısı düzenledi. Destici, “Hem ülkemizin gündem maddelerinden biri hem de son günlerde en çok konuşulan konulardan biri de terörle mücadele, terörün nasıl sona erdirileceği ve bu mücadele kapsamında bazı belediyelere atanan kayyumlar. Bunlardan biri de İstanbul Esenyurt Belediyesi. Elbette biz seçilen belediye başkanlarının, dönem sonuna kadar görevlerine devam etmelerini arzu ederiz. Ancak diğer taraftan bu ülkenin bir anayasası ve yasaları var. Herkes bu anayasa ve yasalara uygun hareket etmek zorundadır. Eğer hukuk dışına çıkılırsa, terörle veya teröristlerle ilişkili bir hale gelinirse, belediyenin imkanları terör örgütlerinin ya da onların uzantılarının emrine verilirse, belediyeye işçi alımlarında oraları referans alırsa, belediye kaynaklarını onlara peşkeş çekerse veya belediyenin tüm imkanlarını kullanarak onların propagandalarını yaparsa elbette ki devletimiz ve İçişleri Bakanlığımız bunu seyretmeyecektir. Çünkü Anayasa ve yasalar, İçişleri Bakanlığına, terörle irtibatlı olan veya belediyeyi yönetirken terör örgütüyle ilişki kuran olursa ya da yolsuzluk veya hırsızlık yapan olursa belediye kaynaklarını kanun dışı kullanırsa yerine bir kayyum atarsın” dedi.

‘ESENYURT, MARDİN, BATMAN VE HALFETİ KAYYUM ATAMALARINI DOĞRU BULUYORUZ’

Destici, “Biz, başta İstanbul Esenyurt olmak üzere, Mardin, Batman ve Halfeti kayyum atamalarını doğru buluyoruz. İçişleri Bakanlığımızın burada doğru ve kararlı bir adım attığını ifade etmek istiyorum. Bazıları bu duruma, “Madem bu kişilerin terörle bağlantıları vardı, neden aday yapıldılar?” diyor. Çünkü Anayasamız ve yasalarımız, bir kişi hakkında suç isnadı olabilir, soruşturma açılabilir, hatta yargılama aşaması devam ediyor olabilir, ancak cezası kesinleşmemişse aday olabileceğini söylüyor. Cezası kesinleşir işte o zaman yerine kayyum atanır. Belediye başkanı olduktan sonra bir takım ilişkiler kurmaya kalkmışsa elbette İçişleri Bakanlığı yine yetkisini kullanır. Yapılan iş tamamen anayasal, yasal, kanuni ve hukuki bir işlemdir. Herkesin bunu böyle bilmesi ve değerlendirmesi gerekir. Esenyurt üzerinde konuşacak olursak, bir belediye başkanı, Türkiye’nin en büyük ilçelerinden birinin başkanı, teröristlerle 695 kere ne konuşur? Bunun içinde terör örgütü üyeleri ve örgütün en üst kademesindeki kişiler de var. Terörden yargılanan isimler de var. Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi bunu nasıl savunabilir? Daha önce de ifade ettik. Evet, resmiyette Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye başkanı. Ama hepimiz biliyoruz, Cumhuriyet Halk Partililer de biliyor ki o, DEM Partisi’nin yani PKK’nın partisinin kontenjanından Esenyurt’ta belediye başkan adayı olmuştur ve böyle seçilmiştir. Bu çok açık ve net, Biz Büyük Birlik Partisi olarak bu konuda çok netiz ve tavizsiziz. Bu durumun demokrasiyle bir ilgisi yok. Demokrasi bir anayasa rejimidir. Yasalar ve anayasa ile ayakta durur. Eğer anayasaya ve yasalara uymazsan, sana karşı yapılan yasal ve anayasal müdahaleler demokrasinin tam da kendisidir. Kimse demokrasi adı altında devletimize parmak sallamaya ya da kendini meşrulaştırmaya kalkmasın” diye konuştu.

‘KUMAR, YASA DIŞI BAHİS GİBİ SUÇLARLA MÜCADELEDE ÖNLEYİCİ TEDBİRLERİN ARTIRILMASI GEREKİR’

Son günlerde kumar ve yasa dışı bahis konularına da değinen Destici, “Son günlerde Türkiye’de kumar, yasa dışı bahis, uyuşturucu birtakım oluşumlar altında hızla zenginleşen ve sebepsiz yere varlık kazanan kişilerin örnekleri, toplumun gözü önünde yaşanıyor. Ne yazık ki, bu suçlarla mücadele konusunda da, tıpkı kadınlara ve çocuklara yönelik suçlarda olduğu gibi, cezaların yetersiz olduğunu görüyoruz. Bunlarla ilgili suçların yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Eğer bu suçlar engellenemiyor ve aksine artıyorsa, iki duruma bakmamız gerekiyor: Bir, önleyici tedbirlerde eksiklikler var; iki, cezalar suçun karşılığı olmuyor, yetersiz kalıyor. Bu yüzden, kumar, yasa dışı bahis, sanal bahis ve uyuşturucu gibi suçlarla mücadelede hem önleyici tedbirlerin artırılması hem de cezaların, hatta vergi yükümlülüklerinin yüzde 100, hatta daha fazla artırılması gerektiğini açık ve net bir şekilde ifade ediyorum. Yıllarca toplumun önünde sanatçı, oyuncu veya sosyal medya fenomeni olarak tanınan kişiler, bir bakıyorsunuz sanal bahis çetelerinin veya bu tür suç organizasyonlarının içinde çıkıyor. Topluma örnek olması gereken bu insanların gözaltına alınmasını görüyoruz. Ancak, bazıları ilk mahkemede serbest bırakılıyor, bazıları ise kısa süre yattıktan sonra tahliye ediliyor ve gösterişli hayatlarına devam ediyorlar. Bu durum, özellikle gençlerimize kötü örnek oluyor” ifadelerini kullandı.

‘MÜEBBET VE İDAM CEZASININ MUTLAKA GERİ GETİRİLMESİNİN ALTINI BİR KEZ DAHA ÇİZİYORUM’

Destici, son olarak şunları söyledi:

“Tüm ölümlerde olduğu gibi bir kadının eşi ya da başka biri tarafından öldürülmesi gibi Narin kızımızın yaşadığı o hepimizi yasa boğan süreç ve Sıla bebeğin yaşadığı süreç bizi derinden sarstı ve üzmeye devam ediyor. Onların mahkemelerini takip ediyoruz. Cezaların yetersiz kaldığını görüyoruz. Müebbet ve idam cezasının mutlaka geri getirilmesinin altını bir kez daha çiziyorum. Dün İzmir’de yaşanan olay hepimizin yüreğini dağladı. Bir kasıt olmasa bile 5 tane bebeğin evde çıkan yangında tek başına bırakılması, muhtemelen kapı üstlerine kitlenmiştir. Yanarak hayatını kaybetmesinin acısını yüreğimize taşıyoruz. Onlar bir melek. Ama anne ve babaların sorumsuzluğunun neye mal olabileceğini de çok açık ve net şekilde gördük.”

reklam

YORUM YAP